Doğum Günü...
Doğum günüm bugün. 22 yıl önce gözlerimi şu an mahkum edildiğim şehirden ve insanlardan inanılmaz ölçüde farklı olan bir şehir ve insanların olduğu bir yerde gözlerimi açtım. Biraz zor olmuş doğumum, annem de ben de hastaymışız bir süre iyileşmemiz gerekmiş ikimizin de.
Doğum günüm bugün. En mutlu olmam gereken, prenses gibi hissettirilmem gereken gün belki de. Ve zamanında yaptığımın karşılığını ince, naif bir tutumla iade edilsin istiyorum, haliyle. Ama öğrenemedim şu 22 yıldır, adaletin tecelli ettiği ve elbet bir gün edeceği yalanına uyanmayı. Bekliyorum işte bir gün olacak diye.
Doğum günleri, iyi ki doğdunlar, bugünler aslında kimin gerçekten hayatımızda kalmayı hak ettiğini çok açık bir şekilde suratımıza çarpan günler bir bakıma. Birçok kişi sizi izler, takip eder, beğenir, içten içe kıskanır ama sizin özel günlerinizde ya da acı anlarınızda kaçı yanınızda olur? Kaçı sahiden çok saf duygularla sarmalar, kaçı gerçekten dosttur, kaçı gerçekten aşıktır, çok sevmiştir, hassas davranmayı bilir? Bugünler bulunmaz nimettir işte ve o zaman iki elin parmaklarını geçmediğinin gerçekliğe dolup taşarız. Ve neyse ki iyi ki varlar o günler. Kime sarılmam gerektiğini ne de güzel öğrettiler?
Aşk olduğunu sandığım ve daha 1 ay öncesine kadar günüm gecem ilan ettiğim adamı bugüne endekslemiştim. Hayatı masal kitaplarındaki gibi sanmaya en azından bundan tamamen vazgeçmemeye devam ediyorum, hey benim kuş kalbi küçük kızım. Çünkü neydi, hissetmeyi özlediğimiz şeyleri yanlış kalplerde hissettiğimizde vazgeçemiyormuşuz. Ben senin son gün vadeni bugüne endeksledim, bir insan da bu kadar olmaz ki? Keşke seviyorum seni demeseydin bana ben inanırım çünkü.
O gün bir kitap okudum. Balboa sen ne biçim bir kadınsın be? İçimi, ruhumu okuyup üzerine bir de yazmak bu kadar kolay mıydı? Ben kendimi arapsaçına çevirirken ve biz daha tanışmamışken belki de yolumuz dahi kesişmeyecekken şu kısacık ömrümüzde. Sen benim içimdeki sancıları bana nasıl anlattın? En büyük doğum günü hediyelerimden biri oldu seninle karşılaşmak kendimden başka kendime yâr olmayacağını hatırlattığın için ne teşekkür borçluyum sana. Kanun nâmına dön dedim dönmedi be, Osman.
Bugün benim doğum günüm, kolay gelmedim bu yaşlara ve önümde başka bir ömür varsa yine kolay geçmeyecek. Mücadelem sürekli devam edecek. Sevgili küçük kızım. 21 sene önce birinci yaş gününü kutlayan kırmızı, eteklerinde çilek desenleri olan elbiseli mücadeleci küçüğüm. Seni yitirmemek için aklımı yitirme tehlikesiyle burun buruna geldim. Aklım da sen de yerindesiniz çok şükür. Dünya iğrenç bir yer senin kalbin buraya fazla. Doğum günlerimizin birçoğunda ağladık, az kalsın lanetli gün ilan edecektim. Lanetli olan biz değiliz küçüğüm, mücadelemizin bedeli, insanlar kötüyken dahi, menfaatler uğruna yaşanılan hayatlar uğruna kalmamıza rağmen iyi kalmamı sağladığın için en çok sen iyi ki doğdun küçüğüm...
Yorumlar
Yorum Gönder