Araf...

 Herkesin kıyameti ayrı zamanlarda kopar, ölümdür kıyamet. Öldüğün an bu dünyadaki görevini tamamlamış oluyorsun ve sen plan yaparken seni acıyarak izleyen bir şeyler var çevrende. Ne acıdır, kendimizi çok büyük görmemiz ne acıdır her şeyi planladığımız gibi gerçekleştirebileceğimiz yanılgısı...

 Herkes kendi hayatının kalemini elbet eline alacaktır derler ya. O kalemi aldığın anda yazacağın şeyler o kaleme işlenmiş olmakta zaten, biz fanilerin yaptığı otomatik, içgüdüsel bir tepki.

 Sonra da biz nasıl gururlanır dururuz, Tanrı gibi hisseder dururuz kendimizi. Güç elimizde olduğu an nasıl da gözlerimizin önüne iner o kara perde. Öyle de şey yaparız ki içimizdeki Tanrı; kara tren derler ya acı haber getirmeden uğramaz haneye. Bazı canların kara treni tabiri caizse bizizdir. Bunun karşısında elimize bir iğ batsa ne dramatize ederiz. Ne de olsa içimizde kötülükten, hırstan, hasetlikten yarattığımız Tanrı acıdan beslenir, kendisi acı çekme zayıflığını küçük düşürücü bulur. Tüm bunlar yaşanırken esas Tanrı ne hüzünlenerek izler. Sanki hayatımızın kaleminin sahibi o değilmişçesine.

 Yaşadığımız an boyunca birilerinin kıyametinin sebebi olduğumuz anlar da bilinçli ya da bilinçdışı olsun ne de çoktur. Kimine cehennemi yaşatmaya ant içmişizdir, kiminin de farkında olmadan cenneti oluvermişizdir. Ah biz insanlar ne de eksantrik yaradılışlarız... Birilerinin sövgüsünü alırken bir diğer kesimin övgüsüyle şereflenir dururuz. Unutmadan, bir saniye... Bir derin nefes almam gerekti çünkü bir ölümlünün bir ölümlüye yaşatabileceği en zalimane şey arafta bırakmak değil midir?  Nereye konumlanacağını bilmemesine neden olarak savruk bir uçurtma gibi sürekli yön değiştirip duramayan, ya da bir çocuğun çok sevdiği balonunun bir anda ellerinden koparak bir süre yükseldikten sonra sert düşüşünün kaçınılmazlığı gibi. Ancak arafta bırakılan taraf bilmez midir ki; ''Ne arıyorsun? Cennet de sendedir, Cehennem de.''

Uzun lafın kısası - ki ne önemli şeydir 29 harflik bir alfabeden ne çok farklı kelimeler türemektedir- hayatımızın senaryosunu kendimiz yazmasak da kendimizin arafta bırakıldığını hissedip isyan üzerine isyan depresyon üzerine depresyon geçirsek de o kalemde fark etmemiz için birçok ihtimal karşımıza çıkmaktadır. Arafta da kalsak Cennet de Cehennem de içimizdedir. Kendi kıyametimiz kopmadan önce fark edebilme cesaretine sahip olmak ne büyük inceliktir...

.Dante-Araf



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaş Alıyorum

VADE...

ÖLÜM,ÖZLEMEYİ ÖZLEMEKTİR